adam yemi takmış fırlatmadan önce yerde sektirip duruyor
kediye doğru oltanın ucunu. ben o banka gelip oturmadan da bu oyunu oynamışlar
belli. belki kedi oranın kedisi, gelen herhangi biriyle de oynuyor bu oyunu. belki de balık tutan adam oranın balık tutan adamı, gelen herhangi bir kediyle
de oynuyor bu oyunu. belki ikisi de oralı. ama şunu biliyorum. oranın bir
yabancısı var, o da benim. o kedi ne kadar oranın kedisi, o balık tutan adam
ne kadar oranın balık tutanın adamı ise ben de işte oranın o kadar yabancısıyım. kulağımdaki müziğin ritmine göre dans eden balonlara bakıyorum. o balonların
orada plastik mermi atan bir tabanca ya da tüfekle vurulmak üzere durdukları ne
kadar gerçekse, benim müziğime göre dans ettikleri de o kadar gerçek. böyle
şeyler düşünüyorum. sonra yaşlıca bir adam kedinin önüne atıveriyor küçük
balığı. balığa acıyorum. az önce de kediye acıyordum. kokluyor, patisinin ucuyla
bir iki dürtüp bırakıyor balığı kedi. ve aniden yine beliriveren o oltanın
yerde seken ucuna doğru hamle yapmaya hazırlanıyor. lan! diyorum. kalkıp
gidiyorum oradan.
o sırada yanımdaki
adam: o sırada yanımda oturan adam içinse şöyle gelişti her şey: gelip
yanına oturduğu adam denize baktı,
baktı, baktı, sigarasını içti, sonra lan! deyip kalkıp gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder